Omurga kırığı, travma, düşme, trafik kazası veya osteoporoz gibi nedenlerle ortaya çıkan ciddi bir ortopedik problemdir. Her omurga kırığı ameliyat gerektirmez; bazı hastalarda istirahat ve konservatif tedavi yeterli olurken, bazı durumlarda ise cerrahi müdahale hayat kurtarıcıdır.
Peki omurga kırığı ameliyatı hangi koşullarda zorunlu hale gelir? Cerrahi kararı verirken uzmanlar bir dizi faktörü değerlendirir. İşte bu kararı etkileyen dört ana unsur:
- Kırığın Tipi ve AO Spine Sınıflaması
Omurga kırıkları, kemik hasarının şekline ve stabilite durumuna göre sınıflandırılır.
Dünya genelinde en çok kullanılan sistem AO Spine sınıflamasıdır.
- A tipi kırıklar (kompresyon tipi): Genellikle stabil kabul edilir, çoğu zaman ameliyatsız tedavi edilebilir.
- B tipi kırıklar (distraksiyon tipi): Omurga arka elemanlarının yaralandığı, instabil kırıklardır; genellikle cerrahi tedavi gerekir.
- C tipi kırıklar (rotasyonel veya translasyonel): En ciddi kırık tipidir; omurların birbirine göre dönmesi veya kayması söz konusudur. Bu durumda omurga kırığı ameliyatı kaçınılmazdır.
Bu sınıflama, sadece kırığın ciddiyetini değil, tedavi yaklaşımını da belirler. AO Spine değerlendirmesi, cerrahın ameliyat kararı vermesinde en önemli bilimsel rehberdir.
- Nörolojik Bulguların Varlığı
Omurga kırığı sonrası en kritik faktörlerden biri omurilik veya sinir kökü basısının olup olmamasıdır.
Hastada bacaklarda uyuşma, karıncalanma, güçsüzlük veya idrar kaçırma gibi bulgular varsa bu, omurilik basısının bir göstergesidir.
Bu durumda gecikmeden cerrahi müdahale yapılmazsa kalıcı felç riski doğabilir.
Ameliyatla omurilik üzerindeki bası kaldırılır, omurlar stabilize edilir ve sinir hasarının ilerlemesi önlenir.
Bazı vakalarda sinir basısı olmasa bile, kırığın ilerlemesiyle bu risk ortaya çıkabilir. Bu nedenle hastalar erken dönemde mutlaka görüntüleme testleriyle (MR, BT) değerlendirilmeli ve nörolojik muayeneden geçmelidir.
- Omurga Stabilitesi ve Mekanik Denge
Omurga, vücudun dik duruşunu sağlayan ana destek yapısıdır. Eğer kırık omurlar arasında stabilite kaybı varsa, bu yalnızca ağrıya değil, aynı zamanda deformiteye (kifoz veya skolyoz) yol açabilir.
Bu tür kırıklarda omurga kırığı ameliyatı, hem mekanik dengeyi sağlamak hem de ileride gelişecek kamburluğu önlemek amacıyla yapılır.
Cerrahi sırasında en sık kullanılan yöntem transpediküler vida ve çubuk fiksasyonudur.
Bazı durumlarda, özellikle ön kolonun ciddi hasar gördüğü vakalarda, anterior yaklaşım veya füzyon (kemik kaynatma) işlemi gerekebilir.
Bu tekniklerle omurga stabilitesi yeniden oluşturulur ve hastanın erken mobilizasyonu sağlanır.
- Ağrı Şiddeti ve Konservatif Tedaviye Yanıt
Her omurga kırığı ameliyat gerektirmez. Hafif kırıklarda istirahat, korse kullanımı, ağrı kesici ilaçlar ve osteoporoz tedavisi ile iyileşme mümkündür.
Ancak bazı hastalarda ağrı uzun süre geçmez, omur yüksekliği giderek azalır veya kamburluk ilerler. Bu durumlarda konservatif tedavi başarısız kabul edilir ve cerrahi seçenekler gündeme gelir.
Cerrahi, ağrının kontrol altına alınmasını sağlar, deformiteyi düzeltir ve hastanın yaşam kalitesini belirgin şekilde artırır.
Özellikle yaşlı ve osteoporozlu bireylerde vertebroplasti ve kifoplasti gibi minimal invaziv teknikler, ağrısız ve hızlı bir iyileşme süreci sunar.
Sonuç: Kişiye Özel Cerrahi Karar
Her omurga kırığı vakası birbirinden farklıdır. Bu nedenle omurga kırığı ameliyatı kararı, hastanın yaşı, kemik yapısı, kırığın tipi ve nörolojik bulgularına göre kişiye özel verilmelidir.
Modern tıpta kullanılan gelişmiş görüntüleme sistemleri, robotik cerrahi destekleri ve minimal invaziv teknikler sayesinde bu ameliyatlar artık çok daha güvenli hale gelmiştir.
Erken tanı, doğru sınıflama ve deneyimli bir cerrah, kalıcı sakatlık riskini minimuma indirir.
Unutulmamalıdır ki, omurga kırığı tedavisinde zamanında yapılan doğru cerrahi müdahale, hastanın yaşam kalitesini geri kazandıran en önemli faktördür.


